OSMANLI DÜŞMANI İFADELERİ KİM KALDIRTTI?

Dr. Seyfullah TÜRKSOY yazdı

Bir Balkan ülkesinde, ders kitaplarında yer alan Osmanlı aleyhindeki çirkin ifadeleri kim kaldırttı?

Bir süre önce işadamı dostlarım Alper Suri ve Ahmet Akay ile birlikte dost ve komşu ülke Karadağ Cumhuriyeti’ne bir seyahat yaptık. Bu seyahat kapsamında kamuoyunda Reis olarak tanınan ünlü kanaat önderi Sedat Peker’le görüşme imkanı bulduk. Akşam bizi yemekte ağırlayan Reis Sedat Peker’le birlikte, Azerbaycan kökenli ünlü işadamı Telman İsmailov da vardı. (Telman Bey, 2009 yılında Antalya’nın Lara bölgesinde Mardan Palas adıyla 7 yıldızlı lüks bir otel yaptırmış, Türkiye turizmine 1.5 milyar dolarlık bir yatırım kazandırmıştı. Bu yatırım Rusya Devlet Başkanı Putin’i kızdırmış ve Telman İsmailov’un ünlü Çerkes Pazarını kapattırmıştı. Telman İsmalov Türkiye’ye yatırım yapmasının bedelini milyarlarca dolar kaybederek çok ağır ödemişti. Ne yazık ki Türkiye o dönemde Telman Bey’e yeterince sahip çıkamadı. Her ne kadar kendisi bu konuyu hiç konuşmak istemese de yüreğindeki burukluğu hissetmemek mümkün değildi.)

Sedat PEKER

Saatler süren yemekli sohbetimiz sırasında Reis Sedat Peker’in de biraz buruk duygular içinde olduğunu hissettim. Değer verdiği bazı dostlarına kırgınlığı vardı. Hayatı boyunca vefa, ilke, ülkü, namus, şeref, mertlik gibi kavramlara en yüksek derecede değer veren ve bu kavramları hayatının gayesi yapan bir insanın dostlarından da vefa, samimiyet ve mertlik beklemesi gayet normaldir.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında hiç tereddüt etmeden arkadaşlarıyla birlikte devletinin ve Cumhurbaşkanının yanında yer alan, vatan hainlerine karşı canıyla kanıyla meydan okuyan ve bu nedenle de en azılı terör örgütlerinin hedefinde olan Sedat Peker’in hiç şüphesiz bundan sonraki çizgisi de değişmeyecektir. O, hainlerin hasmı, mazlumların, vatanseverlerin dostu olmaya devam edecek.

   

Sedat Peker’in Türkiye’de olduğu gibi Balkan coğrafyasında da binlerce seveni olduğunu biliyoruz. Karadağ ziyareti sırasında buna bir kez daha şahit olduk. Herkesimden insanların kendisine sevgisi ve hürmeti var. Karadağ’da böyle olduğu gibi Makedonya ve Kosova’da da bu sevgiyi görmek mümkündür. Elbette bunun sebepleri var. Sedat Peker çok genç yaşlarından itibaren Türk -İslam sevdasıyla yaşayan ve bu uğurda çaba sarfeden veren bir mücadele insanı. Milli meselelerde en ön saflarda olduğu gibi, hayır hasenat konularında da örnek hizmetlere imza atıyor. Ve O’nun bu insani yardımları Türkmeneli’nden Kafkaslar’a ve Balkanlar’a kadar pek çok bölgeye ulaşıyor. Reis Sedat Peker aynı zamanda entelektüel seviyesi yüksek bir kültür adamıdır. Çoğu insan belki bilmez; O, sürekli okuyan, kendini geliştiren ve özellikle Türk tarihi konusunda çok engin bilgilere sahip bir Türk aydınıdır; aynı zamanda Türkiye’nin en çok okunan yazarlarından biridir. Düzenli olarak yaptığı paylaşımların milyonlarca insana ulaştığı bilinmektedir. Sahip olduğu bilgilerle pek çok Türkologdan daha bilge ve donanımlı bir araştırmacı olduğunu söyleyebilirim. Mert ve cesur kişiliğinin yanısıra bilge bir gönül eridir. Zalimlere, vatan hainlerine, hırsızlara, ırz ve namus düşmanlarına karşı ne kadar düşman ve karşı ise mazlumlara, garibanlara karşı da o kadar merhametli ve şefkatlidir. Üslubu Osmanlı beyefendisi üslubudur. Saygılıdır. Biz yemekteyken bir ayrıntı dikkatimi çekti. O gün tesadüfen 8 Mart Dünya Kadınlar günüydü. Yemek yediğimiz restaurantta kutlama programı vardı. Bizim masanın hemen önünde de Karadağlı aileler oturup yemek yiyorlardı. Bir ara Reis, yardımcısını yanına çağırarak kulağına bir şeyler fısıldadı. Sonra öğrendik ki, restorandaki ailelerin rahatsız olmaması için korumalarını oradan uzaklaştırmış. Böylesine de ince ruhludur.
Balkanlar’da çok sevilmesinin bir sebebi de ecdadın izlerini taşıyan o coğrafyaya karşı yüreğinde beslediği sevgi, muhabbet ve vefa duygusudur. Pekçok bölgede ihtiyaç sahiplerine yaptığı yardımların şahidiyim. Yemekli sohbetimiz sırasında Reis’in bu bölgede yaptığı çok önemli bir hizmete daha tanık oldum. Ecdat yadigarı Balkan ülkelerini dolaşırken, dost ve kardeş bir Balkan ülkesindeki ders kitaplarında Osmanlı ve Türkler aleyhinde bazı yanlış ve çirkin bilgiler verildiğini öğrenir ve bundan çok rahatsız olur. Kısa adı UÇK olan ve merkezi Arnavutluk’un başkenti Tiran’da bulunan Kosova Kurtuluş Ordusu’nun yetkilileriyle görüşerek, ders kitaplarındaki bu yanlışlığın düzeltilmesini ister. Nitekim yetkililer Reis’e duydukları saygı ve güven sebebiyle, Osmanlı ve Türkler aleyhindeki ifadelerin ders kitaplarından çıkarılmasını sağlarlar. Birkaç cümlede anlattığım bu hadise aslında üzerine kitap yazılacak kadar mühim bir konudur.

  

Reis bu hadiseyi anlatırken, benimle birlikte işadamı dostum Alper Suri’nin de çok duygulandığını farkettim. O an yerinden kalktı, “Reis senin Allah’ına kurban. Sen adamlığınla mertliğinle Anadolu’da yüzbinlerle insanın gönlünde zaten Reis’sin, şimdi de Balkanlar’ın Baba Sultanı’sın!” dedi.
Sonradan Baba Sultan tabirini araştırdım. Osmanlı Balkanlar’ı fethetmeden önce Sarı Saltuk gibi Alperenler, bilgeler bölgeye gitmiş. Önce gönülleri fethetmişler. Yesevi ruhunu dağlara taşlara nakşetmişler. Devlet ebed müddet için ve rızay-ı ilahi için yardan ve serden geçen bu gönül erlerine halk arasında “Baba Sultan” denilmiş. Fatih Sultan Mehmed döneminde ise Sultan’ın fedailiğini yapan Deliler isimli bir yiğitler taburu varmış. Bu yiğitler özel olarak yetiştirilen güçlü ve cesur gençlerden seçilirmiş. Nerede bir haksızlık ve zulüm varsa bu yiğitler oraya gider ve mazlumun hakkını korur zalime gereken cezayı verirmiş. İşte bu gözü kara, yiğit Deliler taburunun bağlı olduğu derin bilge kişi ise Baba Sultan diye bilinen bir Alperenmiş!

Bu bilgileri yeniden okuyunca Alper Suri’nin Reis’e neden Baba Sultan dediğini daha iyi anladım.

Alper Suri, ilk defa yakından tanıştığı Reis Sedat Peker’in fikirlerinden, düşüncelerinden oldukça etkilenmişti. Metehan’dan Atatürk’e kadar uzanan Türk tarihinin görkemli liderleri ve Göktürkler’den Osmanlı Devletine ve Türkiye Cumhuriyetine uzanan şanlı Türk tarihi hakkındaki engin bilgisi ile Reis Sedat Peker, bilge bir kanaat önderi olarak düşüncelerini bizimle paylaşıyordu. Bir ara işadamı Telman İsmailov da kalender bir ağabey olarak bu konuşmaları can kulağıyla dinliyor, zaman zaman katkıda bulunuyordu. Özellikle Hazara Türkleriyle ilgili sohbet tartışma dinlemeye değerdi. Azerbaycan’dan Makedonya’ya, Kafkaslardan Balkanlar’a ve Orta Asya’ya kadar gönül coğrafyamızdaki milyonlarca insanın Sedat Peker’e karşı neden bu kadar sevgi, muhabbet ve hayranlık duyduğunu o yemekli sohbette bir kez daha anlamış olduk. Alper Suri ve Ahmet Akay kardeşlerimle birlikte dost Karadağ Cumhuriyeti’nden çok güzel duygularla ayrılırken, ecdat yadigarı topraklarda güzel izler bırakan Baba Sultanları, Uç Beylerini, Alperen Dervişleri saygı ve rahmetle yadettik.